Mart / Nisan Mektubu
Aydınlar nerede duruyor? Aydınların başkenti Paris’te, Londra’da ya da Frankfurt’da ve diğer Avrupa şehirlerinde Aydınlar ne yapıyorlar, nerede duruyorlar… Yaşanılan bunca değişim, ortaya çıkan bunca problem, karmaşa kaos karşısında kısacası dünya yeniden altüst olup yeni bir zamana açılırken onlar ne yapıyorlar dersiniz. Hadi Batı ihtiyarladı, yeni soruların cevabını bulamıyor peki diğer ülkelerin aydınları, Asya’nın, Uzak Doğu’nun, Türkiye’nin aydınları nerede duruyor? Türkiye Günlüğü, her sayısında bir konu etrafında fikir tartışması yapma geleneğini sürdürüyor. Bu sayıda ele aldığımız Türkiye’nin Aydın meselesi defalarca üzerinde durulmuş bir konudur ve her defasında sorunun başka boyutlarda yaşandığını ortaya koyan tartışmalar, farklı zamanlarda farklı platformlara yansımıştır. Tarihsel, sosyolojik ve doğrudan düşünce hayatıyla ilgili bu kapsamlı problemi Mart/Nisan sayımızda yeniden ele almak, üzerine düşünüp yeniden değerlendirmek istedik. Öncelikle meselenin birkaç boyutuna genel olarak dikkat çekelim: Birincisi, aydınların toplumsal değişim dalgalarının ortaya çıkardığı sorunların gerisinde ya da altında kalmaları, dolayısıyla yaşanan sıkıntılara karşı eleştirel, açıklayıcı ya da tavır alıcı fikirleri ortaya koyup koyamamalarıyla ilgilidir. İkincisi, sadece ülke açısından değil, insanlık açısından, küresel ölçekte yaşanan, söz gelimi çağ değişimi gibi büyük olaylar dahil birçok konuda bir düşünce sahibi olmak, tutarlı bir yaklaşım geliştirip geliştirememektir. Üçüncüsü ise, aydınların toplumda ortalama kamuoyunda egemen durumda olan gündemin dışına çıkamayarak o duruma bağımlı kalmalarıyla, özellikle siyasetçilerin yürüttüğü tartışmaların içine hapsolmalarıyla veya o çerçevenin dışına çıkamayacak kısır bir döngüye kapılmalarıyla ilgilidir. Tarihimizde sık rastlanan siyasal kutuplaşmaların tarafı ya da sözcüsü düzeyinden çıkamayan, vasatın içinde kalan aydınların entelektüel yetersizlik yaşaması ciddi ve derin bir kriz sorunudur. Bu sayımızda yer alan birçok yazarın kaleminden okuyacağınız 4 Mart/Nisan Mektubu Türkiye Günlüğü 162 / Mart-Nisan 2025 gibi, aydın ya da eski tabiriyle münevver aydınlanmış, aydınlandığı bilgi ile topluma katkı yapmaya çalışan insandır. Alim ve mütefekkir ise aydınlatıcı bilgiyi inşa etme fonksiyonunu yerine getiren yaratıcı düşünce sahiplerini işaret etmektedir ki bu tam da literatürdeki entelektüel kavramının anlamına uygundur. Kısaca entelektüel zemini olmayan aydınların sığ bir ortamda topluma, onun siyasal, ekonomik sanatsal problemlerine ışık tutması zaten beklenemez. Çünkü aydınların yetersizliği sıradanlığı normalleştirir ki bu da fikir yerine demagojinin, aydınlar yerine demagogların kamuoyunun gündemi belirlemelerine imkân verir ve toplumu sıradan olanların istismarına açık hâle getirir. Bu açıdan bakınca bu sayıda ele aldığımız konu, Türkiye’nin önemli bir sorunu ve bu sorunun muhtelif çıkış yolları üzerine bir tartışma mahiyetindedir. Unutmayalım ki Türkiye’nin her kritik aşamasında ortaya çıkan aydınlar, dün olduğu gibi bugün de mevcutturlar. Önemli olan onların toplumsal gelişmelerin gerisinde kalmadan, gündemin içinde kaybolmadan toplumun meselelerini kritik ederek önde yürümeleridir. Bu topluma da siyasete de zenginlik katacak bir gelişme dinamiğidir. 1980’lerde Türk toplumu 12 Eylül faşizan rejiminin baskısından kurtulmaya çalışırken dönemin haftalık Somut gazetesinin televizyon reklamlarında kullandığı slogan ‘Türkiye’de Ay-dınlar Vardır’ şeklindeydi. Türkiye Günlüğü yayınlanırken ortaya koyduğumuz slogan daha sonra nerdeyse herkesin sahiplendiği iddialı bir sözdü, ‘Başka Türkiye Yok’ diye. Evet, bugün ‘Başka Türkiye Yok’ diyenler, Türkiye’de aydınların var olduğuna ve nerede dururlarsa dursunlar, hangi fikri savunursa savunsunlar düşünceleriyle toplumu aydınlatacak, etkileyecek yaklaşımları geliştirebileceklerine, kendi tarzlarında yapacakları fikri üretimlerle ülkeye katkı sunabileceklerine inanmaktadırlar. Kıymetli Türkiye Günlüğü dostları, dergimiz bu misyonu sürdürmektedir ve kararlılıkla da yoluna devam edecektir. Dergimizin özellikle son iki sayısından itibaren yenilenmiş içeriğiyle ve şekliyle yayınlanmasına gösterilen alâkaya, artan ilgiye, bu konuda bize iletilen düşüncelere çok teşekkür ediyoruz. Ayrıca, gelecek sayıda az gelişmişlik ve gelişme sorunlarını ele alacağımızı, bu konular etrafındaki katkılarınızı beklediğimizi bilmenizi isteriz.
top of page
250,00₺Fiyat
bottom of page